24 Ekim 2007 Çarşamba

Yaşamak Okumaktır

Yaşamak; her yönüyle var oluşu algılamak ve hayatı okumaktır. Okumak sıradan bir faaliyet olmayıp bizzat hayatın kendisidir. Okuyan her birey, tüm yönleriyle, hayatı yaşayan kişidir. Dünyayı okur, çevreyi okur, sevgiyi okur, dostluğu okur. Yani hayatı okur.

Her şeyi tecrübe ederek okumak, kısacık bir ömre sahip olan insan için, sürekli hatalarla yoğrulmak ve zaman zaman telafisi mümkün olmayan durumlara düşmek olur. Bu bakımdan insanoğlu bir yandan hayatı yaşarken, yani hayatı okurken diğer yandan da hayata dair okumaları okumalı ve ânı okurken, geleceği hakkında etkin donanıma sahip olmak üzere, başka insanların hayatı okuma tecrübelerini de okumalıdır. Böylece insanlık tarafından tecrübeye dayalı okumanın, başka deyişle bizzat yaşanan hayatın farklı boyutlarının kendisi için ders olmasını sağlamalı ve asgari düzeyde hata ile mutlu bir yaşam sürdürmelidir.

İnsan her şeyi yaşayarak okuyamayacağına göre, yaşam serüveninde ona yol gösterecek, hayatı okurken, hatalardan sakınması noktasında kendisine rehberlik edecek okumaları, yani tecrübeleri, daha doğrusu bu konuda bir rehber haline ulaşmış kitapları okumalıdır. İşte dar anlamı ile okumak diyebileceğimiz kitap okumak aslında gerçek okumanın yani hayatı yaşamanın can damarıdır. Can damarı kopmuş bir yaşam mümkün olamayacağına göre kendisine yeterince kan ulaşmayan hücrelerin durumuna düşmemek için, mutlaka, yaşamın can damarı olan kitap ile beslenmeliyiz.

Bu durumda kitap okumanın aslında hayatın ta kendisi olduğu ortaya çıkmaktadır. Çünkü geniş anlamı ile okumak diyebileceğimiz yaşamın, tecrübenin hazır bize sunulmuş haline kitap denir. Kitaplar farklı dünyaların, tecrübelerin bize aktarılmasıdır. İnsanoğlu her iki okumayı bir arada sürdürebilirse mutluluk kapıları kendisine mutlaka açılacaktır. Bu noktada çok önemli olan bir husus daha vardır ki o da okumada gayenin ne olduğudur. Yani kişi niçin okuyacaktır, okumaktan amaç nedir? İnsanoğluna rehber niteliğindeki kitaplar ilahi ve beşeri kaynaklardan beslenebilirler. İlahi kaynaktan beslenen kutsal kitaplar insanlara tecrübe edilmesi mümkün olmayan, tecrübe edilmesi durumunda telafisi olmayan hususlarda rehberlik ederken, beşeri kaynaklı kitaplar tecrübe edilmiş hususlarda, yeni tecrübelere girip zarara uğramadan, yola devam edebilme hususunda bizlere rehberlik ederler. İlahi kaynaktan beslenen kutsal kitabımızda “Yaratan Rabbinin adıyla oku”[1] buyrulmak sureti ile okumanın gayesi Allah rızası olarak belirlenmiştir. Buradaki okumak kitap okumak anlamında dar bir emir olmayıp her yönüyle okumak anlamındadır. Yani kişi hayatı da kitabı da Allah rızası doğrultusunda, insanlığın yararı amacıyla okumalıdır.

Okumak Allah’ın adıyla ve insanlığın yararı amacıyla olmazsa ne olur. İşte asıl cevabını vermemiz gereken soru budur. Aslında bu sorunun cevabı çok açıktır. Çünkü herkes öyle ya da böyle hayatı okumaktadır. Okuduğumuz hayattan öğrendiğimiz şudur ki Allah’ın adıyla yapılmayan okuma neticesinde insanlık huzur bulmamış göz yaşı ve hüzne boğulmuştur. Bu tarz okuma neticesinde, insanlığın menfaatine bir şeyler üretilmesi gerekirken, atom bombası ile nice hayatlar yok edilmiş, terör belası ile nice aileler katledilmiştir.

Ben diyorum ki okuyacaksak, yarın değil, şimdi okumalıyız. Mutlu olacaksak, mutlu kılacaksak Allah’ın adıyla okumalıyız…

[1] Alak, 1